Tom okul bahçesinde bayıldı.
- Tom fainted on the school playground.
Yağmur, çocukların okul bahçesinde beyzbol oynamalarına engel oldu.
- The rain prevented the boys from playing baseball on the playground.
Oyun alanında kovalamaca oynayan bir grup çocuk var.
- There are a bunch of kids playing tag on the playground.
Eğer bazı yeni oyun alanı ekipmanı alabilirsek güzel olur.
- It would be nice if we could get some new playground equipment.
The exclusive tropical island was a millionaire's playground.
The city park playgrounds offer various slides, tubes and swings.