Bu plan uygulanabilir mi?
- Is this plan feasible?
Tom Mary'nin planının uygulanabilir olduğunu düşünmüyor.
- Tom doesn't think Mary's plan is feasible.
Onun planının gerçekleşmesi çok zor görünüyordu, ama çok geçmeden gerçekleşmesinin mümkün olduğu anlaşıldı.
- His plan seemed to be too difficult, but before long it proved to be feasible.
Önerdiğin şey mümkün görünmüyor.
- What you're suggesting doesn't seem feasible.
Avukat müvekkili adına ikna edici bir şekilde konuştu.
- The lawyer spoke convincingly on behalf of his client.
Alman futbol takımı ikna edici bir şekilde Brezilya'yı yendi.
- The German soccer team beat Brazil convincingly.