Arkadaşım için bir hediye seçmek istiyorum.
- I want to pick out a present for my friend.
Bir tane seçmek zorundasın.
- You have to pick one.
Kirazlar toplamak için yeterince olgun mu?
- Are the cherries ripe enough to pick?
O, papatya toplamaktan vazgeçti.
- She stopped picking daisies.
Bence Tom'u seçmelisin.
- I think you should pick Tom.
Arkadaşım için bir hediye seçmek istiyorum.
- I want to pick out a present for my friend.
Onu almak için daha sonra geleceğim.
- I'll come to pick it up later.
Otobüs yolcuları almak için durdu.
- The bus stopped to pick up passengers.
Hava güzel olursa, onlar mantar toplamak için ormana gidecek.
- They will go to the woods to pick mushrooms, weather permitting.
Ben, bu elmaları topladığın ağaçları görmek istiyorum.
- I should like to see the trees from which you picked these apples.
Tom kazma ve kürekle bir çukur kazdı.
- Tom dug a hole with a pick and a shovel.
Bir kazma sert zemin yüzeyleri parçalamak için kullanılan uzun saplı bir araçtır.
- A pick is a long handled tool used for breaking up hard ground surfaces.
O üç yeni pena satın aldı.
- She bought three new picks.
Gitar çaldığında bir mızrap kullanıyor musun?
- Do you usually use a pick when you play the guitar?
Tom bir tomruğa oturdu, gitarını mızrapla çalıyordu.
- Tom sat on a log, picking his guitar.
I'll pick the one with the nicest name.
He didn't pick the googly, and was bowled.
It's time to pick the tomatoes.
He picked his nose.
... He picks up on a simple but ingenious counting system ...
... it does on the earth. And we measure it with your cell phone. Your cell phone picks ...