Bir tane seçmek zorundasın.
- You have to pick one.
Arkadaşım için bir hediye seçmek istiyorum.
- I want to pick out a present for my friend.
O, papatya toplamaktan vazgeçti.
- She stopped picking daisies.
Kirazlar toplamak için yeterince olgun mu?
- Are the cherries ripe enough to pick?
Arkadaşım için bir hediye seçmek istiyorum.
- I want to pick out a present for my friend.
O, onun seçmesini umduğun bir adamla evlendi.
- She married to the kind of man you would expect her to pick.
Onu almak için daha sonra geleceğim.
- I'll come to pick it up later.
Otobüs yolcuları almak için durdu.
- The bus stopped to pick up passengers.
Bir çocukken dedemin bahçesinde şeftali toplamayı severdim.
- As a child, I loved picking peaches in my grandfather's garden.
Cathy çiçekleri toplamayı durdurdu..
- Cathy stopped picking flowers.
Biraz yaban mersini topladıktan sonra, bir pasta yaparım.
- After I pick some blueberries, I make a tart.
Bir mıknatıs bir seferde çok sayıda çiviyi toplayabilir ve tutabilir.
- A magnet can pick up and hold many nails at a time.
Bir kazma sert zemin yüzeyleri parçalamak için kullanılan uzun saplı bir araçtır.
- A pick is a long handled tool used for breaking up hard ground surfaces.
Bir kazmam, iki küreğim ve bir el arabam var.
- I have a pick, two shovels and a wheelbarrow.
O üç yeni pena satın aldı.
- She bought three new picks.
Tom bir tomruğa oturdu, gitarını mızrapla çalıyordu.
- Tom sat on a log, picking his guitar.
O üç yeni mızrap satın aldı.
- She bought three new picks.
I'll pick the one with the nicest name.
He didn't pick the googly, and was bowled.
It's time to pick the tomatoes.
He picked his nose.
He liked the pickings which the job brought him much better than the job itself.
Gilbert wandered through . . .the haunts of ravenous dogs and homeless cats that kept themselves alive on the choice pickings of the city's garbage.
We went to a strawberry picking last June.
But in a year of slim pickings in the super-coach business -- Cowher and Carroll preferred to wait another day -- there was not much left to choose from.