phrase, (atasözü), parable; something that is said

listen to the pronunciation of phrase, (atasözü), parable; something that is said
الإنجليزية - التركية

تعريف phrase, (atasözü), parable; something that is said في الإنجليزية التركية القاموس.

saying
laf
saying
deyiş

Japoncada benzer bir deyişiniz var mı? - Do you have a similar saying in Japanese?

O benim en sevdiğim deyiş. - That's my favorite saying.

saying
{i} söyleme

Aynı şeyi söylemenin çok daha iyi ve kısa bir yolu yok mu? - Isn't there a much better and shorter way of saying the same thing?

Paranın mutluluğu satın alamayacağını söylemeye gerek yok. - It goes without saying that money cannot buy happiness.

saying
söyleyerek

Meşgul olduğunu söyleyerek ricamı reddetti. - He declined my request, saying that he was busy.

Tom yiyemeyecek kadar çok yorgun olduğunu söyleyerek akşam yemeğini geçiştirdi. - Tom skipped dinner saying he was too tired to eat.

saying
söz

Müvekkilim başka bir söz söylemiyor. - My client isn't saying another word.

Galiba sen bugün söylediğim bir sözü anlamıyorsun. - You probably don't understand a word I'm saying today.

saying
{i} söyleyiş

Ben onun öyle söyleyişini hatırlıyorum. - I recollect his saying so.

saying
{f} söyle

O bana yarın sabah onda varacağını söyleyen bir mektup gönderdi. - He sent me a letter saying that he'd arrive at ten tomorrow morning.

O, annesinin öldüğünü söyleyen bir telgraf aldı. - He received a telegram saying that his mother had died.

saying
say de
saying
{i} özlü söz
saying
{i} atasözü

Az önce söylediğin şey bana eski bir atasözünü hatırlatıyor. - What you have just said reminds me of an old saying.

Galler'de, bir atasözümüz var. - In Wales, we have a saying.

saying
tabir
saying
darbımesel
saying
{i} özdeyiş

En sevdiğin özdeyiş nedir? - What's your favorite saying?

الإنجليزية - الإنجليزية
{i} saying
phrase, (atasözü), parable; something that is said
المفضلات