Tom'u şahsen tanımıyorum.
- I don't know Tom personally.
Şahsen ben kürtaja karşı olduğumu söylüyorum.
- I tell you that I am personally against abortion.
Bunu kişisel olarak alma, Tom.
- Don't take it personally, Tom.
Kişisel olarak, bundan hoşlandım.
- Personally, I liked this one.
Tom beni bizzat davet etti.
- Tom invited me personally.
Tom'la bizzat konuşabilip konuşamayacağımı merak ediyorum.
- I wonder if I might speak to Tom personally.
Kişisel bilgisayarlar çok kullanışlıdır.
- Personal computers are very useful.
Kişisel bilgisayarlar çok faydalıdırlar.
- Personal computers are of great use.
Bilal bilgili bir kişidir.
- Bilal is a person of knowledge.
Japonya'ya gitmek istemeyi tercih etmemin sebebi onların çalışkan ve dürüst kişilikleridir.
- The reason I prefer to go to Japan is that the people in Japan are hardworking and have honest personalities.
Hiçbir şey bir şahıs olmak kadar zor değil.
- Nothing is as difficult as becoming a person.
Tom kötü bir şahıs değil.
- Tom isn't a bad person.
Bu şahsi çeki nerede bozdurabilirim?
- Where can I cash this personal check?
Bir anlaşmazlığımız olduğunda, neden her zaman bu kadar şahsi algılıyorsun?
- Why do you always have to get so personal when we have an argument?
Bizzat gitsen iyi olur.
- You had better go in person.
O oraya bizzat gitti.
- He went there in person.
Bu Tom Jackson, benim özel asistanım.
- This is Tom Jackson, my personal assistant.
Benden gitmemi istediler çünkü özel bir konuşma yapacaklardı.
- They asked me to leave because they were going to have a personal talk.
O tür şeyi ne tip insan yapardı?
- What sort of person would do that kind of thing?
Tom kesinlikle sözünden dönecek bir insan tipi gibi görünmüyor.
- Tom certainly doesn't seem like the kind of person that would back down.
Din çok bireyseldir. Neredeyse herkesin gerçekten kendi dini vardır. Dindeki bütünlük bir kurnazlıktır.
- Religion is very personal. Practically everyone has really his own religion. Collectivity in religion is an artifice.
Yalnızca her birey ona karşı harekete geçmeye karar verirse, AIDS durdurulabilir.
- AIDS can be stopped only if every person decides to take action against it.
Bence bu kişiye özel.
- I think it's personal.
Tom oraya bizzat kendisi gitti.
- Tom went there in person.
Cümleler kelimelere içerik getirir. Cümlelerin kişilikleri vardır. Onlar komik, akıllı, aptal, anlayışlı, dokunaklı, incitici olabilirler.
- Sentences bring context to the words. Sentences have personalities. They can be funny, smart, silly, insightful, touching, hurtful.
Japonya'ya gitmek istemeyi tercih etmemin sebebi onların çalışkan ve dürüst kişilikleridir.
- The reason I prefer to go to Japan is that the people in Japan are hardworking and have honest personalities.
Din çok bireyseldir. Neredeyse herkesin gerçekten kendi dini vardır. Dindeki bütünlük bir kurnazlıktır.
- Religion is very personal. Practically everyone has really his own religion. Collectivity in religion is an artifice.
Donald Trump ünlü bir iş adamıdır.
- Donald Trump is a famous business person.
Genç bir adam seni dışarıda bekliyor.
- A young person is waiting for you outside.
Tom bize şahsen geleceğini söyledi.
- Tom told us that he'd come in person.
Tom Mary'ye şahsen teşekkür etmek istedi.
- Tom wanted to thank Mary in person.
O kadar kötü birisi ki kimse ondan hoşlanmaz.
- He is such a bad person that everybody dislikes him.
Mağazayı pek çok kişiye sordum, ancak kimse onu duymamıştı.
- I asked many persons about the store, but no one had heard of it.
Bir insanın kalbi, yaklaşık olarak yumruğuyla aynı boyuttadır.
- A person's heart is approximately the same size as their fist.
Sen kötü bir insansın.
- You are a mean person.
If I talk about certain issues, please do not take it personally.
Bizzat git ve onunla görüş.
- Go and see him in person.
Onunla bizzat konuşmalısın.
- You must talk to her in person.
Ebola vücut sıvıları yoluyla insandan insana yayılır.
- Ebola spreads from person to person through bodily fluids.
Vücut kitle endeksi 25 ile 29 arasında olan bir kişi kilolu olarak düşünülmektedir.
- A person with a BMI of 25 to 29 is considered overweight.
Bu eserde görünen tüm karakterler tamamen hayal ürünüdürler. Yaşayan ya da ölü gerçek kişilere olan herhangi bir benzerlik sadece rastlantıdır.
- All characters appearing in this work are fictitious. Any resemblance to real persons, living or dead, is purely coincidental.
Adın karakterini etkiliyor.
- Your name affects your personality.
I like you personally, but as a colleague you are useless.
Personally, I think that.
THE favourable reception the Orrery has met with from Perſons of the firſt diſtinƈtion, and from Gentlemen and Ladies in general, has induced me to add to it ſeveral new improvements in order to give it a degree of Perfeƈtion; and diſtinguiſh it from others ; which by Piracy, or Imitation, may be introduced to the Public.
By common law a corporation or a trust is legally a person.
Meanwhile, the dazed Sullivan, dressed like a bum with no identification on his person, is arrested and put to work on a brutal Southern chain gang. — New York Times, 2004.
Where is the person?.
You can't judge a person if you don't know him well.
- You cannot judge a person if you don't know him well.
Ken appears a friendly person.
- Ken appears to be a friendly person.
... ALAN RUSBRIDGER: Not personally. ...
... The most amazing thing about animal evolution ever, for me personally, ...