Chicago için rehberlik etmek istiyorum.
- I want a guide to Chicago.
Ben Nagasaki çevresinde onlara rehberlik etmek için onlarla birlikte gittim.
- I went with them so that I could guide them around Nagasaki.
O, saraya kadar bana rehberlik yaptı.
- She guided me to the palace.
Bu otel rehber kitabın verdiği dört yıldızı hak etmekten uzaktır.
- This hotel is far from deserving the four stars the guidebook gives it.
Öğretmenim kariyer seçiminde bana rehberlik etti.
- My teacher guided me in the choice of a career.
Tom ormanda bize rehberlik etti.
- Tom guided us through the woods.
Kılavuz mümkün olduğu kadar erken işe koyulsak iyi olur dedi.
- The guide said that we had better set out as soon as possible.
Ben sizin için bir kılavuz olarak hareket edeceğim.
- I'll act as a guide for you.