الإنجليزية - التركية
تعريف persisting in a reactionary stand في الإنجليزية التركية القاموس.
- stubborn
- inatçı
Mary özür dilemeyecek kadar çok inatçı.
-Mary is too stubborn to apologize.
Daha önce böyle inatçı bir kişiyle karşılaşmadım.
-I have never come across such a stubborn person.
- obstinate
- inatçı
Tom oldukça inatçı, değil mi?
-Tom is being quite obstinate, isn't he?
Yaşlandıkça daha inatçı oldu.
-As he grew older, he became more obstinate.
- obstinate
- {s} dik başlı
İnsanlar seni hiç dik başlı olarak suçlar mı?
-Do people ever accuse you of being obstinate?
- stubborn
- {s} dediğim dedik
- stubborn
- dik kafalı
- obstinate
- domuzluk etmek
- obstinate
- direngen
- obstinate
- anut
- obstinate
- iddiacı
- stubborn
- aksileşmek
- obstinate
- {s} dik kafalı
Tom oldukça dik kafalı, değil mi?
-Tom is quite obstinate, isn't he?
Tom dik kafalı, değil mi?
-Tom is obstinate, isn't he?
- obstinate
- {s} müzmin
- obstinate
- (Tıp) Tedaviye inat eden
- obstinate
- {s} kronik
- stubborn
- serkeş
- stubborn
- {s} vazgeçmeyen
- stubborn
- {s} dik başlı
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف persisting in a reactionary stand في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- stubborn
- obstinate
- unregenerate
persisting in a reactionary stand
الواصلة
persisting in a re·ac·tion·a·ry standالتركية النطق
pırsîstîng în ı riäkşıneri ständالنطق
/pərˈsəstəɴɢ ən ə rēˈaksʜənˌerē ˈstand/ /pɜrˈsɪstɪŋ ɪn ə riːˈækʃənˌɛriː ˈstænd/
Resimler
المفضلات