perceive (sound) via the auditory sense

listen to the pronunciation of perceive (sound) via the auditory sense
الإنجليزية - التركية

تعريف perceive (sound) via the auditory sense في الإنجليزية التركية القاموس.

hear
{f} duymak

O, onu duymaktan mutlu olurdu. - He would be glad to hear that.

Öyle söylediğini duymak başımı döndürüyor. - It makes my head swim to hear you say that.

hear
işitmek

O kötü işitmekten özürlü. - She is handicapped by poor hearing.

Bu kadar uzun bir zamandan sonra bu şarkıyı İşitmek gerçekten eski zamanları geri getiriyor. - Hearing this song after so long really brings back the old times.

hear
{f} ifadesini almak
hear
{f} dinlemek

Onu dinlemekten bıktım. - I'm sick of hearing it.

Haberi dinlemek için güçlükle bekleyebildim. - I could hardly wait to hear the news.

hear
{f} öğrenmek

Herkes kelimeleri ezbere öğrenmek zorunda. - Everyone has to learn the words by heart.

Sınıftaki herkes şiiri ezbere öğrenmek zorunda. - Everyone in the class has to learn the poem by heart.

hear
(Kanun) muhakeme etmek
hear
işit

Bu kadar uzun bir zamandan sonra bu şarkıyı İşitmek gerçekten eski zamanları geri getiriyor. - Hearing this song after so long really brings back the old times.

Ben bu işitme cihazı için 20.000 yen ödedim. - I paid twenty thousand yen for this hearing aid.

hear
{f} (heard)
hear
{f} sorguya çekmek, ifadesini almak. Hear! Hear! İng
hear
yargılamak
hear
dikkatle dinlemek
hear
haber almak

Yakında sizden haber almak için sabırsızlanıyorum. - I look forward to hearing from you soon.

Yakında sizden haber almak için sabırsızlanıyorum. - I'm looking forward to hearing from you soon.

hear
(fiil) duymak, işitmek, dinlemek, kulak vermek, ifadesini almak, haber almak, mektup almak, öğrenmek, onaylamak
hear
{f} kulak vermek
الإنجليزية - الإنجليزية
hear