Her biri bin dolar ödedi.
- Each person paid one thousand dollars.
Sen yaşayabileceğin herhangi biriyle evlenme - sen onsuz yaşayamayacağın kişiyle evlen.
- You don't marry someone you can live with — you marry the person whom you cannot live without.
Tek başına değişim, sürekli, sonsuz ve ölümsüzdür.
- Change alone is eternal, perpetual, immortal.
Bu tur kişi başına ne kadar?
- How much is this tour per person?
Tom, olaylara daima olumsuz tarafından bakan çok kötümser bir insan.
- Tom's a very pessimistic person and always sees the negative side of any situation.
Herhangi bir ülkedeki suçun büyük kısmı 10' lu 20' li yaşlardaki genç erkekler tarafından işlenmektedir.
- A high proportion of crime in any country is perpetrated by young males in their teens and twenties.
Genç bir adam seni dışarıda bekliyor.
- A young person is waiting for you outside.
Sen dışarıdayken Sato isimli biri seni ziyarete geldi.
- A person named Sato came to visit while you were out.
Tom şu anki aylığından tamamen memnun.
- Tom is perfectly satisfied with his current salary.
Pozisyonunuzu tamamen anlayabiliyorum.
- I can understand your position perfectly.
Mary mükemmel şekilde manikürlü tırnaklarını saçının içinden geçirdi.
- Mary ran her perfectly manicured nails through her hair.
Görevini yerine getirmelisin.
- You must perform your duty.
Her insanın yapacak bir görevi vardır.
- Each person has a duty to do.
Kişisel bilgisayarlar çok kullanışlıdır.
- Personal computers are very useful.
Kişisel bilgisayarlar çok faydalıdırlar.
- Personal computers are of great use.
Günlük en az sekiz saat uyumam gerektiğini biliyorum ama genellikle daha az uyuyorum.
- I know that I should sleep for at least eight hours per day, however usually I sleep less.
Tren saatte 500 mil yol alıyordu.
- The train was moving at 500 miles per hour.
Tom Mary'ye su aygırlarının saatte yaklaşık 30 kilometrelik bir hızla koşabileceğini düşündüğünü söyledi.
- Tom told Mary that he thought a hippopotamus could run at a speed of about 30 kilometers per hour.
Aylık kira ne kadardır?
- How much is the rent per month?
Onun maaşı aylık 250,000 yendir.
- His salary is 250,000 yen per month.
Modern bilgisayarlar saniyede on üzeri dokuz (10^9) işlem yapıyor.
- Modern computers carry out ten to the ninth power (10^9) operations per second.
Işık saniyede 186.000 millik bir hızla hareket eder.
- Light travels at a velocity of 186,000 miles per second.
Britanyalı kadınların yüzde elli ikisi çikolatayı sekse tercih ediyor.
- Fifty-two per cent of British women prefer chocolate to sex.
Yalnız iki karar verdiğinden dolayı yılda sadece bir hata yapan insan zamanla ilgili yüzde elli hatalıdır.
- The man who makes but one mistake a year because he makes but two decisions is wrong fifty per cent of the time.
Japon halkının kişi başına düşen pirinç tüketimi yaklaşık elli yıl önce olanın yarısı.
- The per capita consumption of rice of Japanese people is about half of what it was fifty years ago.
Ben hizmetlerim için haftalık 2.000 dolarlık sabit bir ücret talep ediyorum.
- I charge a flat fee of 2,000 dollars per weekend for my services.
Okinawa'daki asgari ücret saat başına 642 yendir.
- The minimum wage in Okinawa is 642 yen per hour.
Ülkenizde saat başına ortalama ücret nedir?
- What's the average wage per hour in your country?
Bu, haftada iki defadan fazla olur.
- This happens more than two times per week.
Haftada ne kadar kazanıyorsun?
- How much do you earn per week?
I parked my car at the curb per your request.
beats per minute.
The medication is to be administered per orum.
Admission is £10 per person.
You're the very person I've been looking for.
- You are the very person I have been looking for.
The teacher said: What is necessary for success, above all, is perseverance.
- The teacher said: Above all, what is necessary for success is perseverance.
If humans are mortal, and Socrates is a human, then per alia Socrates is mortal.
If, per impossibile, large economic inequalities did not threaten political, legal, and social equality, they would be much less objectionable.
Three per mille.
The law makes drunk driving illegal per se.
Well, that's not correct per se, but the situation is something like that.
Ken appears to be a friendly person.
- Ken appears a friendly person.
You're the last person I expected to see here.
- You are the last person I expected to see here.
Mother has been sick since last Thursday.
- Anne geçen Perşembeden beri hastadır.
You must hand in your homework by Thursday without fail.
- Ev ödevini Perşembeye kadar mutlaka teslim etmelisin.
I'll do my best, but I'll not be able to finish it before Thursday at best.
- Ben elimden geleni yapacağım, ama en iyi ihtimalle Perşembeden önce onu bitirebilmem mümkün olmaz.
Tom hopes to get the results by Thursday.
- Tom Perşembeye kadar sonuçları almayı umuyor.
... And one question per person, please. ...
... children per woman. There has been an amazing transformation in ...