pencereli

listen to the pronunciation of pencereli
التركية - الإنجليزية
windowed
fenestrate
pencere
window

He told me to leave the window open. - Bana pencereyi açık bırakmamı söyledi.

My living room has wide windows. - Oturma odamda geniş pencereler var.

pencereli zarf
window envelope
pencereli üst kısım
(yapı) clerestory
pencere
(Bilgisayar) windows

The room has two windows. - Odada 2 tane pencere var.

Don't sleep with the windows open. - Pencereler açık uyuma.

pencere
(Anatomi) aperture
pencere
port

Tom looked out the window at the ship that was coming into port. - Tom pencereden limana gelen gemiye baktı.

Pencere
windowpanes
pencere
fenestra
pencere
casement
التركية - التركية
Penceresi olan
Pencere
top
Pencere
taka
Pencere
gözenek
Pencere
revzen
Pencere
toplu
Pencere
(Osmanlı Dönemi) KÜYY
Pencere
cam

Bu camı kim kırdı bilmek istiyorum. - Pencereyi kimin kırdığını bilmek istiyorum.

Sıcak yüzünden cam açık yattım. - Sıcaktan dolayı pencerelerden birini açık bırakıp da uyudum.

Pencere
tağı
pencere
Yapıları veya tren, vapur gibi ulaşım araçlarını aydınlatmak, havalandırmak amacıyla yapılan, çerçeve, cam, panjur, perde gibi eklentilerle daha kullanışlı bir duruma getirilen açıklık: "Bavulu açtım, kâğıdı parçaladım, pencereden attım."- R. H. Karay
pencere
Yapıların dış cephelerine güneş ışığından faydalanmak amacı ile açılan delikler
pencere
Yapıları ve ulaşım araçlarını (tren, vapur gibi) aydınlatmak, havalandırmak amacıyla yapılan, çerçeve, cam, panjur, perde gibi eklentilerle daha kullanışlı bir duruma getirilen açıklık
pencereli
المفضلات