I go to church every Sunday.
- Her pazar kiliseye giderim.
You don't go to school on Sunday, do you?
- Pazar günü okula gitmiyorsun, değil mi?
The danger is that Hebrew will be spoken in the bazaar, but English in the universities.
- Tehlike şudur, İbranice pazarda ama İngilizce üniversitelerde konuşulacak.
You go to the bazaar not to become a sheep, but to buy sheep.
- Bir koyun olmamak için, ama bir koyun almak için pazara gidin.
Many firms are competing for the wealthier segment of the market.
- Pazarın daha zengin sektörü için çok sayıda firma yarışıyor.
Falling interest rates have stimulated the automobile market.
- Düşen faiz oranları otomobil pazarını canlandırdı.
In most countries, with the exception of the Arab countries and Israel, Saturday and Sunday are defined as the weekend.
- Birçok ülkede, Arap ülkeleri ve İsrail hariç genellikle Cumartesi ve Pazar, hafta sonu günleri olarak ilan edilmiştir.
You don't go to school on Sunday, do you?
- Pazar günü okula gitmiyorsun, değil mi?
My friend told me that this coming Monday an exhibition about Spanish history is opening.
- Arkadaşım bana bu önümüzdeki pazartesi İspanyolca tarihi hakkında bir sergi açılacağını söyledi.