There is a shared language.
- Paylaşılan bir dil vardır.
There are no common properties shared by all games.
- Tüm oyunlar tarafından paylaşılan ortak özellikler yoktur.
I shared my room with sysko.
- Ben odamı sysko ile paylaştım.
She shared her piece of cake with me.
- O, kek parçasını benimle paylaştı.
What happened to the girl you were sharing the bedroom with?
- Yatak odanı paylaştığın kıza ne oldu?
We're sharing your work.
- Biz işini paylaşıyoruz.
Personal life of Larry Ewing was shared in a website.
- Bir web sayfasında, Larry Ewing'in özel hayatı paylaşıldı.
Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
- Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.