paylaşılabilir

listen to the pronunciation of paylaşılabilir
التركية - الإنجليزية
shareable
sharable
paylaş
{f} shared

Tom, Mary and John shared the cost of the party. - Tom, Mary ve John Partinin maliyetini paylaştılar.

She shared her piece of cake with me. - O, kek parçasını benimle paylaştı.

paylaş
divvy up
paylaş
{f} sharing

Nakido is a file sharing platform. - Nakido bir dosya paylaşım platformudur.

We're sharing your work. - Biz işini paylaşıyoruz.

paylaş
{f} share

Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband. - Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.

I share the room with my sister. - Odayı kız kardeşimle paylaşıyorum.