Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Tom'un duvarı pembe boyalı.
- Tom painted the wall pink.
Ahırlar kırmızı boyalıdır, çünkü kırmızı boya ucuzdur.
- Barns are painted red because red paint is cheap.
Mary'nin tırnakları parlak kırmızıya boyanmış.
- Mary's nails were painted a bright red.
Evin önü beyaz boyanmıştır.
- The front of the house is painted white.
Çiti boyamama gerek yoktu.
- I needn't have painted the fence.
Tom geçen yaz evini boyattı.
- Tom had his house painted last summer.