Erkek kardeşim sınav sonucundan çok memnundu.
- My brother was very pleased with the examination result.
Bu ayakkabılardan memnunum.
- I'm pleased with these shoes.
Oyun izleyiciyi memnun etti.
- The play pleased the audience.
Seni memnun ettim, değil mi?
- I pleased you, right?
Tom keyifli görünmüyordu.
- Tom didn't look pleased.
Tom çok keyifli olacak.
- Tom will be so pleased.
Ben senin hoşnut olmandan memnunum.
- I'm glad you're pleased.
Ben senin hoşnut olacağını düşündüm.
- I thought you'd be pleased.