Bir ölçüde söylediklerine katılıyorum.
- I agree with what you say to some extent.
Bir ölçüde Japonca konuşur.
- She speaks Japanese to some extent.
Söylenti bir dereceye kadar doğru.
- The rumor is true to some extent.
Fadıl, bir dereceye kadar Leyla'ya olanlardan sorumluydu.
- Fadil was responsible to some extent to what happened to Layla.
I agree with you to an extent.
Bir yere kadar seninle aynı fikirdeyim.
- I agree with you to some extent.
Bir yere kadar bu problemi anlayabilirim.
- I can understand this problem to some extent.