Benim evimde partiler vermek istiyorsanız, daha sonra her şeyi temizleyin ve bir şey kırmayın, ya da zarar için ödeme yapın.
- If you want to have parties in my house, clean up everything afterwards, and don't break anything, or else pay for the damage.
Plaj partilerini seviyorum.
- I love beach parties.
Bu anlaşma tüm tarafları bağlıyor.
- This agreement is binding on all parties.
ABD Dışişleri Bakanı, savaşan taraflar arasındaki ateşkes konusunda aracılık yapmaya çalışıyor.
- The U.S. Secretary of State is trying to broker a ceasefire between the warring parties.
Hastalıktan dolayı partiye gidemedim.
- I could not go to the party because of illness.
Partiye davet edilmedik.
- We were not invited to the party.
Üçüncü bir taraf olarak pozisyon almaya niyetliyim.
- I intend to take my position as a third party.
Polis onu suçun bir taraftarı olarak görüyordu.
- The police regarded him as a party to the crime.
Grup dağa çıkmayı başaramadı.
- The party did not succeed in climbing the mountain.
Bir grup bilim adamı onlarla birlikte gemideydi.
- A party of scientists were on board with them.
Eve geri gitmek istemiyorum. Bir partiye katılmak istiyorum.
- I don't want to go back home. I want to party.
Dan ve Linda bir partiye katılmak için plaja gittiler.
- Dan and Linda went to the beach to attend a party.
Yandaki ev biraz gürültülü. Onların parti yapıp yapmadıklarını merak ediyorum.
- The house next door is a bit loud. I wonder if they're throwing a party.
Tom'un yanına gitmemizi ve ona partiye hazırlanması için yardım etmemizi öneriyorum.
- I suggest we go over to Tom's and help him get ready for the party.
O, Cumhuriyetçi Parti'yi büyük bir başarı ile yönetti.
- He had led the Republican Party with great success.
O kişi çoğunluk partisi yönetim kurulu tarafından seçilir.
- That person is elected by the majority party caucus.
Evde kalma yerine partimize gelmenize karar verdiğinize gerçekten memnun oldum.
- I'm really glad you decided to come to our party instead of staying at home.
Bizim parti için bir yer kiralamalıyız.
- We need to rent a room for our party.
Onunla birlikte partiye katılması gerekiyordu.
- She was supposed to attend the party with him.
Sürpriz oldu, Tom partimize Mary ile birlikte geldi.
- To our surprise, Tom came to our party with Mary.
Ekip sağ salim geri döndü.
- The party returned safe and sound.
Sürpriz partiden kimseye bahsettin mi?
- Have you told anyone about the surprise party?
Onun dışında, başka hiç kimse partiye gelmedi.
- Aside from him, nobody else came to the party.
Trang'in partisi bir cenaze sonrasında olduğu kadar eğlenceliydi.
- Trang's party was as fun as a funeral wake.
Tom kesinlikle partimizi daha eğlenceli yapmak için yardım etti.
- Tom certainly helped make our party more fun.
Beni doğum günü partine davet ettiğin için teşekkür ederim.
- Thank you for inviting me to your birthday party.
Yirmi kişiyi partime davet ettim fakat onların hepsi gelmedi.
- I asked twenty people to my party but not all of them came.
We met some time ago a man that would just do for you, if you were not already engaged to Jonathan. He is an excellent parti, being handsome, well off, and of good birth.
Miss, do you party?” the boy asked. “What?” Jennifer asked back. “Do you smoke? I'll get you some cheap. One American dollar equals forty Jamaican dollars. I'll get you as much of the stuff as you need.”.
We're expecting a large party from the London office.
I can't possibly be a party to that kind of reckless behaviour.
And so the moost party of the castel that was falle doune thorugh that dolorous stroke laye vpon Pellam and balyn thre dayes.
The green party took 12% of the vote.
The contract requires that the party of the first part pay the fee.
A mile back in the forest the tribe had heard the fierce challenge of the gorilla, and, as was his custom when any danger threatened, Kerchak called his people together, partly for mutual protection against a common enemy, since this gorilla might be but one of a party of several, and also to see that all members of the tribe were accounted for.
We partied until the early hours.
The settlers were attacked early next morning by a scouting party.
lingerie party.
We have a party tomorrow evening.
- Yarın akşam bir partimiz var.
We were not invited to the party.
- Partiye davet edilmedik.
Tom is having a birthday bash this weekend.
- Tom bu haftasonu bir doğum günü partisi veriyor.
The Socialist party will win, I think.
- Bence Sosyalist Parti kazanır.
The Socialist Party only got 18% of the votes.
- Sosyalist Parti oyların sadece% 18'ini aldı.
I'm having a little get-together tomorrow at my place. Would you like to come?
- Yarın benim yerimde küçük bir parti veriyorum. Gelmek ister misin?
She dressed up for the party.
- O, parti için giyindi.
He appeared at the party late.
- O, partiye geç geldi.
We'll run into her at the party.
- Partide onunla karşılaşacağız.
The ruling party is running a smear campaign against the opposition.
- İktidar partisi muhalefete karşı bir karalama kampanyası yürütüyor.
The party was a lot of fun.
- Parti çok eğlenceliydi.
We did a lot of singing and dancing at the party.
- Partide bir sürü şarkı söyledik ve dans ettik.
We played a lot of games at the party.
- Partide pek çok oyun oynadık.
Let's get together and have a party.
- Toplanalım ve bir parti verelim.
... in south africa parties ...
... with the help of governors from both parties has helped States ...