Several gardeners look after the azaleas in the park.
- Bazı bahçıvanlar parkta açelyalara bakarlar.
There's a sculpture garden inside the park.
- Park içinde bir heykel bahçesi var.
Tom parked his car in an underground parking garage.
- Tom arabasını bir metro park garajında parketti.
Tom got a parking ticket yesterday afternoon.
- Tom dün öğleden sonra bir park cezası aldı.
We decided to park our money in a safe, stable, low-yield bond fund until market conditions improve.
A country's tank park or artillery park.
They stopped at a romantic overlook, shut off the engine, and parked.
a park of wagons, a park of artillery.
I roamed the streets and parks, as far removed from the idea of art and pretense as I could take myself, discovering there the kind of truth I was supposed to be setting down on paper….
Tom blokun etrafını dolaştı ve park etmek için bir yer buldu.
- Tom circled the block looking for a place to park.
Buraya park etmek için izin aldın mı?
- Did you get permission to park here?
Tom arabasını yanlış yere park ettiği için ceza ödemek zorunda kaldı.
- Tom had to pay a fine because he parked in the wrong place.
Tom insanların onun evinin önüne park etmelerini sevmiyor.
- Tom doesn't like it when people park in front of his house.
Tom otoparktaki her kirli araba ön camına adını yazdı.
- Tom wrote his name on every dirty car windshield in the parking lot.
Ben yasadışı otopark için 20 dolar para cezasına çarptırıldım.
- I was fined 20 dollars for illegal parking.