parfüm

listen to the pronunciation of parfüm
التركية - الإنجليزية
{i} perfume

I smelled Mary's perfume, so I knew she'd been in the room. - Mary'nin parfümünün kokusunu aldım, böylece odada bulunmuş olduğunu anladım.

Alice is wearing a sweet-smelling perfume. - Alice hoş kokulu bir parfüm kullanıyor.

perfume, scent
scent

Her exotic perfume has a subtle scent. - Onun egzotik parfümünün hoş bir kokusu var.

perfumes

Taxes on French perfumes have been increased in the United States. - Fransız parfümleri üzerindeki vergiler, ABD'de arttırılmıştır.

She has a lot of perfumes. - Onun birçok parfümü var.

perfumery
parfüm gösterir misiniz
Would you show me some perfumes
parfüm sürmek
perfume oneself
parfüm sürmek
perfume
parfüm sürmek
to wear perfume
parfüm şişesi
scent bottle
numune parfüm
tester
hafif parfüm
eau de Cologne
parfümler
perfumery
ucuz parfüm
stink
çiçeksi parfüm
flowery perfume
التركية - التركية
Güzel koku
parfüm
المفضلات