Eğer doğum sancıları insanların dediği kadar acı verseydi, herkesin sadece bir çocuğu olurdu.
- If labor pains would hurt so much as people say, everyone would only have one child!
Onu izlemek sancılıydı.
- That was painful to watch.
Vücudumun her tarafında ağrılarım ve sızılarım var.
- I have aches and pains all over my body.
Sonunda hastaneye gitmeden önce, Tom ağrıya birkaç hafta dayandı.
- Tom put up with the pain for a couple of weeks before finally going to the hospital.
Bugün boynum ağrıyor.
- Today I have neck pain.
Onun yüzü acıdan şekil değiştirmişti.
- His face is distorted by pain.
Bu acıya dayanamıyorum.
- I cannot bear this pain.
Cézanne doğanın yeni bir biçimde nasıl resmedileceğini biliyordu.
- Cézanne knew how to paint nature in a new way.
Izdırap içindesin, değil mi?
- You're in pain, aren't you?
Sen ızdırap içinde gibi görünüyorsun.
- You seem to be in pain.
Kimse acı çekmek istemez.
- Nobody wants to be in pain.
Tom bir baş belasıdır.
- Tom is a real pain in the neck.
Bu iş bir baş belasıdır.
- This job is a pain in the neck.
Terapi benim herhangi bir acı çekmeme sebep olacak mı?
- Will the therapy cause me any pain?
Yara atletin büyük acı çekmesine sebep oldu.
- The injury caused the athlete great pain.
Emeksiz kazanç olmaz.
- No gains without pains.
Çok eziyetli. Onu durdurun!
- It's so painful. Stop it!
O gerçekten zahmetli görünüyor.
- That looks really painful.
O, bana yardım etme zahmetinde bulunmadı.
- He spared no pains to help me.
Your mother is a right pain.
I had to stop running when I started getting pains in my feet.
The wound pained him.
The pain of departure was difficult to bear.
It pains me to say that I must let you go.