ower

listen to the pronunciation of ower
الإنجليزية - التركية
Over
over
yukarıda

Tom yukarıdan geçen bir helikopter duydu. - Tom heard a helicopter overhead.

Zürafa yüzemez çünkü ağırlık merkezi çok yukarıda olduğundan baş aşağı döner. - The giraffe cannot swim because its centre of gravity is so high that it would topple over.

over
-in (her) tarafında
over
süresince
over
-den çok
over
aşağıya

Tom şapkasını gözlerinin üzerine aşağıya indirdi. - Tom pulled his cap down over his eyes.

over
-in üzerine
over
karşıya
over
bitmiş

1920 yazına doğru Kızıl Panik bitmişti. - By the summer of 1920, the Red Scare was over.

Gösteri neredeyse bitmişti. - The performance was almost over.

over
üzerine

Kızının ölümü üzerine ağladı. - He wept over his daughter's death.

Helen'in forumu bir veya iki fırın eldiveni kullanılıp kullanılmayacağı üzerine uzlaşmaz bir bölünme yaşadı. - Helen's forum experienced an irreconcilable schism over whether to use one or two oven mitts.

over
öbür tarafa
over
{e} çok

Bayan Klein 80 yaşın üzerinde, ama hâlâ çok aktif. - Mrs Klein is over 80, but she's still very active.

Sevdiğin birinin kaybına çok uzun süre ağlama. - Don't mourn over the loss of your loved one too long.

over
tersine

Nalokson morfin türevi ilaçların aşırı dozunun etkilerini tersine çevirebilen hayat kurtarıcı bir ilaçtır. - Naloxone is a life-saving drug that can reverse the effects of an opioid overdose.

over
üstüne, üzerine; üstünde, üzerinde; üstünden, üzerinden
over
baştan başa

Tom şimdi baştan başa sözleşmeyi okuyor. - Tom is reading over the contract right now.

over
aşırı,-in üstünde
over
geçkin

300'ü geçkin insan tutuklandı. - Over 300 people were arrested.

over
altını üstüne
over
(Askeri) İLERİDE !: Gözcü tarafından, patlamaların gözetleme hattına göre hedefin ötesinde olduğunu belirtmek için yapılan bildirim. Bak. " short"
over
bütün karşıdan karşıya
الإنجليزية - الإنجليزية
over, too

Thats ower much that!.

over

Get ower thor noo!.

A person who owes money
ower
المفضلات