oversea

listen to the pronunciation of oversea
الإنجليزية - التركية
{s} denizaşırı

Gemi denizaşırı ülkelerden geldi. - The ship came from overseas.

Babam şimdiye kadar denizaşırı ülkelerde bulunmadı. - My father has never been overseas until now.

(sıfat) denizaşırı
(zarf) denizaşırı
yurt dışı

Yurt dışı şubeleri seçkin ürünleri dışarı çıkarıyor. - Overseas subsidiaries are putting out top-of the-line products.

Yurt dışına çıkan Japon sayısı yıldan yıla artmaktadır. - The number of Japanese going overseas has been increasing year by year.

oversea cap
(Askeri) HİZMET KEPİ: Bak. "garrison cap"
oversea command
(Askeri) DENİZAŞIRI KOMUTANLIK: ABD Anayurdu dışındaki herhangi bir harekat alanı, üs komutanlığı veya diğer müstakil komutanlık
oversea detention center
(Askeri) DENİZAŞIRI CEZAEVİ: Bak. "rehabilitation center"
oversea expedition
(Askeri) DENİZAŞIRI SEFER: Kıta ve malzemenin, genel olarak, Deniz Kuvvetleri ve diğer kuvvet komutanlıklarının yardımı ile, denizden naklini gerektiren büyük taktik teşebbüs
oversea levels of supply
(Askeri) DENİZAŞIRI İKMAL SEVİYELERİ: Denizaşırı komutanlıkların vazifelerini yapabilmeleri bakımından gerekli olan ikmal maddeleri miktarı. Bu ikmal maddeleri; komutanlık dahilinde dağıtımın yapılabilmesi ve ikmalin devamı için lüzumlu olan miktar ile muhasara esnasında veya ABD Anayurdu'ndan ikmal maddelerinin muntazam gelişi düşman tarafından geçici olarak aksatıldığı zaman komutanlığın faaliyete devamını mümkün kılmak için lüzumlu olan miktarları ve komutanlığın elinde bilfiil mevcut bulunması gereken işletme stokunun temini ve devamlı sevkiyat fasılaları arasında komutanlığın idamesi için lüzumlu miktarları içine alır
oversea movement directive
(Askeri) DENİZAŞIRI HAREKET VE İNTİKAL DİREKTİFİ: Kara Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı tarafından verilen ve belirli birliklerin denizaşırı hareketlerini ve bunlar için tayin edilen hazır bulunma tarihlerini belirten direktif. Bu direktif; fiili hareket ve intikal tarihini ve bu intikalle ilgili diğer teferruatı ihtiva eden intikal emrinden (movement order) farklıdır
oversea pack
(Askeri) DENİZAŞIRI NAKLİYAT AMBALAJI: Askeri nakliyatın denizaşırı dağıtımındaki zor şartlara dayanabilecek ambalaj
oversea port
(Askeri) DENİZAŞIRI LİMAN: Savunma Bakanlığı'nca müsaade edildiği zaman askeri personel, malzeme ve diğer bu gibi deniz trafiğini idare için, denizaşırı bir bölgede açılmış askeri bir deniz terminali
oversea rehabilitation center
(Askeri) DENİZAŞIRI ISLAH MERKEZİ: Bak. "rehabilitation center"
oversea replacement station
(Askeri) DEĞİŞTİRME VE İKMAL PERSONELİ DENİZAŞIRI SEVKİYAT NOKTASI: ABD Anayurdu'nda; Puerto Rico'da veya Hawai'de Kara Ordusu'nun büyük bir ulaştırma terminaline yakın ve denizaşırı hareket ve intikal için tahsis edilmiş değiştirme ve ikmal personelinin işlemlerinin yapıldığı ve sevkiyat için toplandıkları bir faaliyet merkezi
oversea required date
(Askeri) DENİZAŞIRI İSTEK TARİHİ; DENİZAŞIRI İSTEK BELGESİ TARİHİ: Malzemenin; müstehlik makamın ihtiyacını karşılaması için, denizaşırı depoya veya tayin edilen teslim noktasına varması veya sevkıyatın parça, parça yapılması halinde, varmaya başlaması istenen tarihi göstermek üzere, denizaşırı istek makamı tarafından istek belgesine konulan tarih
oversea returnee
(Askeri) DENİZAŞIRI GÖREVDEN DÖNEN: Deniaşırı bir komutanlıkta görevli iken yeni bir tayin, hizmetten ayrılma, izin veya geçici görevle, ABD Anayurdu'na veya diğer bir bölgeye dönmekte olan subay veya erat sınıfından şahıs
oversea service bar
(Askeri) DENİZAŞIRI HİZMET ŞERİDİ: 7 Aralık 1941 ve 2 Eylül 1946 tarihleri arasında ABD Anayurdu sınırları dışında; 27 Haziran 1950 ve 27 Temmuz 1954 tarihleri arasında Kore'de ABD mensubu olarak, her altı aylık federal hizmet süresini gösteren ve yatay şekilde takılan bez şerit. Ayrıca bakınız: "chevron" ve "War Service Chevron
oversea shipment
(Askeri) DENİZAŞIRI SEVKİYAT: Limanlar ve hava meydanları vasıtasıyla denizaşırı komutanlıklara yapılan sevkiyat
oversea terminal arrival date
(Askeri) DENİZAŞIRI TERMİNALE VARIŞ TARİHİ: Malzemenin denizaşırı boşalma noktasına varması veya, parça parça nakliyat halinde, varmaya başlamasının tarihi
oversea unit replacement
(Askeri) DENİZAŞIRI DEĞİŞTİRME BİRLİĞİ: Denizaşırı harekat alanında bulunan benzeri kuruluşla bir birliği daha ileri bir tarihte değiştirmek üzere ABD Anayurdu'nda teşkil edilip eğitilmiş bir Kara Ordusu birliği
oversea unit replacement system
(Askeri) DENİZAŞIRI BİRLİK DEĞİŞTİRME SİSTEMİ: Kara Ordusu birlik değiştirme sistemi
overseas
(Askeri) DENİZAŞIRI: Bir memleketin milli ve siyasi sınırları dışında kalan ve denizlerle ayrılmış bulunan bölgeler. ABD ne göre Alaska ve Hawaii dahil olmak üzere kıtasal ABD nin dışında olan tüm yerler
overseas
ülke dışı
overseas
yurt dışı

Onun büyük geliri ona her yıl yurt dışında seyahat etmesini mümkün kılıyor. - His large income makes it possible for him to travel overseas every year.

Yurt dışına seyahat ederseniz genellikle bir pasaport gereklidir. - A passport is usually necessary when you travel overseas.

overseas
yurtdışı

Meslektaşı yurtdışındaki birime tayin edildi. - His colleague was transferred to an overseas branch.

Yurtdışına gitmeyi düşünüyor musunuz? - Do you plan to go overseas?

overseas
denizaşırı

Gemi denizaşırı ülkelerden geldi. - The ship came from overseas.

Genelde Japon arabaları denizaşırı ülkelerde daha popüler. - Generally speaking, Japanese cars are popular overseas.

joint oversea expedition
(Askeri) MÜŞTEREK DENİZAŞIRI SEFER: Amfibi harekatında veya kıyıda yapılan herhangi bir askeri harekatta kullanılmak üzere deniz veya deniz ve hava yolu ile bir harekat alanına gönderilen veya burada bulundurulan bir müşterek kuvvet tarafından yapılan harekat
overseas
denizaşırı ülkelerde

Babam şimdiye kadar denizaşırı ülkelerde bulunmadı. - My father has never been overseas until now.

Genelde Japon arabaları denizaşırı ülkelerde daha popüler. - Generally speaking, Japanese cars are popular overseas.

overseas
denizaşırı ülkelere

Her yıl denizaşırı ülkelere gider. - He goes overseas every year.

overseas
s., z. denizaşırı
overseas
(Hukuk) deniz aşırı
preparation for oversea movement
(Askeri) DENİZAŞIRI HAREKET VE İNTİKAL HAZIRLIK YÖNETMELİĞİ: Kara Kuvvetleri Komutanlığı tarafından birliklere dağıtılan ve denizaşırı bir üs veya harekat alanına gidecek birlikler için gerekli direktifleri içine alan yönetmelik. Bu yönetmelik; ikmal, ulaştırma, kayıtlar vesaire gibi idari hususları kapsar. Bak. "oversea movement directive" ve "preparation for oversea movement requisition". PREPARATION FOR OVERSEA MOVEMENT OF INDIVIDUAL REPLACEMENT: DEĞİŞTİRME PERSONELİNİN DENİZAŞIRI HAREKET VE İNTİKALLERİNE AİT HAZIRLIK KILAVUZU: Personel değiştirme depoları vasıtasıyla denizaşırı yerlere veya doğrudan doğruya bindirme limanlarına gönderilecek değiştirme personelinin hazırlanmasına ait esasları içine alan kılavuz
preparation for oversea movement requisition
(Askeri) DENİZAŞIRI İNTİKAL HAZIRLIĞI İSTEK BELGESİ: Denizaşırı bölgeye intikali planlanmış bir birlikte mevcut noksanların tamamlanması için sunulan istek belgesi
الإنجليزية - الإنجليزية
Alternative spelling of overseas
beyond or across the sea; "He lived overseas for many years"
being or passing over or across the sea; "some overseas trade in grain arose"
Beyond the sea; foreign
being or passing over or across the sea; "some overseas trade in grain arose" beyond or across the sea; "He lived overseas for many years
beyond or across the sea; "He lived overseas for many years
Over the sea; abroad
mainly, UK, alternative spelling of overseas
overseas
abroad
overseas
Across a sea
overseas
Not straightforward
overseas
across the sea, from beyond the sea; over the sea
overseas
in a place across an ocean
overseas
You use overseas to describe things that involve or are in foreign countries, usually across a sea or an ocean. He has returned to South Africa from his long overseas trip. overseas trade figures. = foreign Overseas is also an adverb. If you're staying for more than three months or working overseas, a full 10-year passport is required = abroad
overseas
{s} beyond or across the sea; foreign
overseas
abroad; from or to countries across the sea, foreign
overseas
Over the sea; abroad
overseas
A country other than England, Northern Ireland, Scotland and Wales
overseas
An applicant from within Australia or overseas who is on a STUDENT Visa
overseas
Across a body of water
overseas
beyond or across the sea; "He lived overseas for many years"
overseas
An overseas student or visitor comes from a foreign country, usually across a sea or an ocean. Every year nine million overseas visitors come to London. = foreign. coming from, existing in, or happening in a foreign country that is across the sea home
overseas
being or passing over or across the sea; "some overseas trade in grain arose"
overseas
in a foreign country; "markets abroad"; "overseas markets"
التركية - الإنجليزية

تعريف oversea في التركية الإنجليزية القاموس.

Overseas
deniz aşırı
oversea
المفضلات