Günlük egzersiz, obezitenin üstesinden gelmek için etkilidir.
- Daily exercise is effective in overcoming obesity.
Dünya vatandaşı olarak, kültürel engellerin üstesinden gelmenin yollarını biliyorum.
- As a citizen of the world, I know ways of overcoming cultural barriers.
Zayıflıklarının üstesinden gelmek zor değil.
- It isn't hard to overcome your weaknesses.
Veri açığının üstesinden gelmek için, basit bir yöntem geliştirdim.
- In order to overcome the data gap, I developed a simple methodology.
Onlar korkularının üstesinden gelebilirler.
- They can overcome their fear.
Birçok zorluğun üstesinden gelmek zorundayız.
- We have to overcome many difficulties.
Utangaçlığımı atlatmaya çalıştım, ama boşuna.
- I have tried to overcome my shyness, but to no avail.
thenne he sente for the quene and sone she was come, and she maade grete Joye of the ouercomynge of that bataille.
By and by fumes of brandy began to fill the air, and climb to where I lay, overcoming the mouldy smell of decayed wood and the dampness of the green walls.