O, bir sürü engelin üstesinden gelmek zorundaydı.
- He had to overcome a lot of obstacles.
Zorlukların üstesinden gelmek zorundasın.
- You have to overcome the difficulties.
Onlar korkularının üstesinden gelebilirler.
- They can overcome their fear.
Öncüler bir dizi engelin üstesinden geldiler.
- The pioneers have overcome a series of obstacles.
Utangaçlığımı atlatmaya çalıştım, ama boşuna.
- I have tried to overcome my shyness, but to no avail.
Sonunda merakım korkumun üstesinden geldi.
- Eventually, my curiosity overcame my fear.
Onlardan beşi bana saldırdı ama onların hepsinin üstesinden geldim.
- Five of them attacked me, but I overcame them all.
Dünya vatandaşı olarak, kültürel engellerin üstesinden gelmenin yollarını biliyorum.
- As a citizen of the world, I know ways of overcoming cultural barriers.
Günlük egzersiz, obezitenin üstesinden gelmek için etkilidir.
- Daily exercise is effective in overcoming obesity.
thenne he sente for the quene and sone she was come, and she maade grete Joye of the ouercomynge of that bataille.
By and by fumes of brandy began to fill the air, and climb to where I lay, overcoming the mouldy smell of decayed wood and the dampness of the green walls.
... overcome bullies. ...
... that it was good code. This is a problem that you can only overcome by having the unambiguous ...