Öncüleri bir takım engellerin üstesinden geldiler.
- The pioneers overcame a set of obstacles.
Onlardan beşi bana saldırdı ama onların hepsinin üstesinden geldim.
- Five of them attacked me, but I overcame them all.
Zayıflıklarının üstesinden gelmek zor değil.
- It isn't hard to overcome your weaknesses.
Birçok zorluğun üstesinden gelmek zorundayız.
- We have to overcome many difficulties.
Yüksek yen değerinin nasıl üstesinden gelineceği büyük bir sorundur.
- How to overcome the high value of the yen is a big problem.
Onlar korkularının üstesinden gelebilirler.
- They can overcome their fear.
Utangaçlığımı atlatmaya çalıştım, ama boşuna.
- I have tried to overcome my shyness, but to no avail.
thenne he sente for the quene and sone she was come, and she maade grete Joye of the ouercomynge of that bataille.
By and by fumes of brandy began to fill the air, and climb to where I lay, overcoming the mouldy smell of decayed wood and the dampness of the green walls.