Bir uçak dağ üzerinden uçtu.
- An airplane had flown over the mountain.
Uzağa gitsen bile, telefon üzerinden birbirimizle temas kurmaya devam edelim.
- Even if you go far away, let's keep in touch with each other over the phone.
Oğlu kayalıkların üstüne düştü.
- His son fell over the cliff.
O, pijamasının üstüne kaftan giydi.
- He wore a robe over his pajamas.
Henüz her şey bitmiş sayılmaz.
- It ain't over till the fat lady sings.
1920 yazına doğru Kızıl Panik bitmişti.
- By the summer of 1920, the Red Scare was over.
Çok fazla balık avı dolayısıyla, bazı balık stokları şimdi tehlikeli derecede düşük seviyelerde.
- Due to overfishing, some fish stocks are now at perilously low levels.
Kırsaldan şehir bölgelerine yapılan bu taşınma iki yüzyıldan daha fazla bir süredir devam etmektedir.
- This movement from rural to urban areas has been going on for over two hundred years.
Kızının ölümü üzerine ağladı.
- He wept over his daughter's death.
Hızlı kahverengi tilki tembel köpeğin üzerine atlar.
- The quick brown fox jumps over the lazy dog.
Tom başının üstünde gibi hissetti.
- Tom felt like he was in over his head.
Tom otuzun üstünde olmalıdır.
- Tom must be over thirty.
Tom sonunda okul yılının bittiğine memnun.
- Tom is glad the school year is finally over.
Lincoln kutlamaların bittiğine memnundu.
- Lincoln was glad the celebrations were over.
Çok fazla balık avı dolayısıyla, bazı balık stokları şimdi tehlikeli derecede düşük seviyelerde.
- Due to overfishing, some fish stocks are now at perilously low levels.
Tom çok fazla yediği için hastalandı.
- The reason Tom got sick was because he overate.
Teslim etmeden önce kağıdını baştan sona oku.
- Read over your paper before you hand it in.
Tom sözleşmeyi dikkatli bir şekilde baştan sona okudu.
- Tom carefully read over the contract.
Kahvaltıdan kalan sütü içtim.
- I drank the milk that was left over from breakfast.
Partiden arta kalan birçok yemek vardı.
- There was a lot of food left over from the party.
Kilise, kenti yukarıdan gören tepe üzerindedir.
- The church is on the hill overlooking the city.
Tom yukarıdan geçen helikopterleri duyabiliyordu.
- Tom could hear helicopters overhead.
Satın almadan önce evi iyice inceledik.
- We went over the house thoroughly before buying it.
Onu iyice düşünmem için bana biraz zaman ver.
- Give me some time to think it over.
O makaleyi tekrar tekrar okudu.
- He read the article over and over again.
Delegeler tekrar tekrar oy kullandı.
- Delegates voted over and over again.
Telefonda onunla konu hakkında konuştum.
- I spoke to him about it over the telephone.
Tom Mary'nin onun hakkında konuştuklarına kulak misafiri oldu.
- Tom overheard Mary talking about him.
Bu iş için gereğinden fazla kalifiye olduğumu söylediler.
- They said I'm overqualified for that job.
Sen bu iş için gereğinden fazla niteliklisin.
- You're overqualified for this job.
Soğuk algınlığımı atlatmam bir aydan daha fazla zamanımı aldı.
- It took me more than one month to get over my cold.
Kırsaldan şehir bölgelerine yapılan bu taşınma iki yüzyıldan daha fazla bir süredir devam etmektedir.
- This movement from rural to urban areas has been going on for over two hundred years.
Tom şapkasını gözlerinin üzerine aşağıya indirdi.
- Tom pulled his cap down over his eyes.
Hatalarına bir daha asla göz yummayacağım.
- I'll never overlook your mistakes again.
Fadıl'ı bir daha kaybetmek istemiyorum.
- I don't want to lose Fadil all over again.
Helen'in forumu bir veya iki fırın eldiveni kullanılıp kullanılmayacağı üzerine uzlaşmaz bir bölünme yaşadı.
- Helen's forum experienced an irreconcilable schism over whether to use one or two oven mitts.
Bölüm 14'ü okumanız gerekiyordu. O sizin hafta sonu boyunca ev ödevinizdi.
- You were supposed to read Chapter 14. That was your homework over the weekend.
Ben onun üstünden tekrar gitmek istemem.
- I don't want to go over it all again.
Tom onun üstünden geçecek.
- Tom will get over it.
Toplantı nerdeyse bitmek üzere.
- The meeting is almost over.
Öğretim yılı bitmek üzere.
- The school year is almost over.
Keşke bu tamamen bitse.
- I wish this was all over.
Onun dersi tamamen benim anlamayacağım kadar zor.
- Her lecture was completely over my head.
Babasının ölümü ile ilgili şoku atlattı.
- He got over the shock of his father's death.
Bu noktaya kadar ben dönemdeki siyasi huzursuzluğun büyümesi ile ilgili genel bir bakış sundum.
- Up to this point I have presented an overview of the growth of political unrest in the period.
Yeniden başlamalıyım.
- I have to start over.
Tom raporu baştan yeniden yazmak zorundaydı.
- Tom had to write the report all over again.
Bir taşa takıldım ve yere düştüm.
- I tripped over a stone and fell to the ground.
Tom her yere baktı ama gizli kapıyı bulamadı.
- Tom looked all over, but he couldn't find the secret door.
Karışık akıl, bir şeyi aşırı düşünen, bir yerde pıhtılaşan akıldır.
- The confused mind is the mind that, thinking something over, congeals in one place.
Yakıt maliyetinden dolayı deniz aşırı ülkelere uçuş maliyet arttı.
- The cost of flying overseas has risen with the cost of fuel.
Lech Wałęsa 1980'de tersane çitinin üzerinden atladı.
- Lech Wałęsa jumped over the shipyard fence in 1980.
Nalokson morfin türevi ilaçların aşırı dozunun etkilerini tersine çevirebilen hayat kurtarıcı bir ilaçtır.
- Naloxone is a life-saving drug that can reverse the effects of an opioid overdose.
Dünyada yedi bini aşkın dil vardır.
- There are over seven thousand languages in the world.
Dünyada 2,500'ü aşkın yılan türü bulunmaktadır.
- There are over 2,500 types of snakes in the world.
Sevdiğin birinin kaybına çok uzun süre ağlama.
- Don't mourn over the loss of your loved one too long.
Dünyanın her yerinde çok sayıda insanlar barış istiyorlar.
- A lot of people want peace all over the world.
Nalokson morfin türevi ilaçların aşırı dozunun etkilerini tersine çevirebilen hayat kurtarıcı bir ilaçtır.
- Naloxone is a life-saving drug that can reverse the effects of an opioid overdose.
Tom şimdi baştan başa sözleşmeyi okuyor.
- Tom is reading over the contract right now.
300'ü geçkin insan tutuklandı.
- Over 300 people were arrested.
Kate örtüyü masanın üstüne yaydı.
- Kate spread the cloth over the table.
Tom başının üstünde gibi hissetti.
- Tom felt like he was in over his head.
Babam hava yoluyla dünyanın her yerine seyahat etti.
- My father traveled all over the world by air.
Aç kedi çöpü mutfağın her yerine saçtı.
- The hungry cat scattered the trash all over the kitchen.
Buraya dünyanın her yerinden turistler gelir.
- Tourists from all over the world come here.
Dünyanın her yerinden insanlar İngilizcenin öğrenmek için zor olduğunu söylüyorlar.
- People from all over the world say that English is difficult to learn.
Sami onu tekrar tekrar yineliyordu.
- Sami was repeating that over and over.
Yine de, savaş bitmedi.
- Still, the war was not over.
Artık onun hakkında konuşmayalım.
- Let's not go over that again.
Sanırım o artık bitti.
- I think it's over now.
Şuradaki yüksek binayı görüyorsun değil mi?
- You see that tall building over there, don't you?
Oradaki yüksek binayı görüyor musun?
- Do you see that tall building over there?
Bütün gece boyunca dağlarda dolaşıyordum.
- I was roaming over the mountains all through the night.
Tom kış boyunca kilo aldı.
- Tom gained weight over the winter.
Çocuk, çitin üzerinden atladı.
- The boy skipped over the fence.
Tokyo borsasında, aşağı yukarı 450 şirketin hisse senetleri sayaç üzerinde işlem gördü.
- In the Tokyo stock market, stocks of about 450 companies are traded over the counter.
Now, over to our man in Tokyo for an on-the-spot report.
Over meatloaf and mashed potatoes (being careful not to talk with his mouth full), Stanley told about his adventure.
The latest policy was over-conservative.
Let's go over scene 3 from the top.
I think I’m over my limit for calories for today.
Let's walk over the hill to get there.
Sales are down this quarter over last.
How do you receive? Over!.
He bent over to touch his toes.
Climb up the ladder and look over .
Can I sleep over?.
I'll bring over a pizza.
standard cash count forms used to record the count and any overs or unders.
I lost my paper and I had to do the entire assignment over.
four over two equals two over one.
He is finally over his ex-girlfriend.
I moved over to make room for him to sit down.
The quick brown fox didn't jump over the lazy dog.
- The quick brown fox did not jump over the lazy dog.
The quick brown fox did not jump over the lazy dog.
- The quick brown fox didn't jump over the lazy dog.
... moved to LA, they were like, he's obviously going over to ...
... I'm going to walk over to the computer here. ...