ormanda

listen to the pronunciation of ormanda
التركية - الإنجليزية
the woods
orman
jungle

The rain fell soundlessly upon the jungle. - Yağmur ormanın üzerine sessizce düştü.

Tom disappeared into the jungle. - Tom ormanda kayboldu.

orman
{i} forest

The activists were last seen in a remote, forested corner of Brazil. - Eylemciler en son Brezilya'nın uzak, ormanlık bir köşesinde görüldüler.

He lived alone in the forest. - Ormanda yalnız başına yaşadı.

orman
{i} woods

He lives by himself in the woods. - Ormanda tek başına yaşıyor.

They will go to the woods to pick mushrooms, weather permitting. - Hava güzel olursa, onlar mantar toplamak için ormana gidecek.

ormanda alan açmak
clear (a forest)
ormanda açıklığı
glade
ormanda gölgelik yer
arbour [Brit.]
ormanda harap edilmiş alan
slash
ormanda yaşayan
woodland
ormanda yaşayan kimse
woodsman
ormanda yaşayan kimse
woodman
ormanda yetişen ağaç
stand
orman
wildwood
orman
sylvan
orman
hurst
orman
forestry

Tom has a degree in forestry. - Tom, ormancılık bölümünden mezun.

He has a degree in forestry. - Onun ormancılıkta bir diploması vardır.

orman
forrest
orman
the jungle
orman
forestal
domuzu ormanda besleme hakkı
pannage
orman
forest, wood
orman
greenwood
التركية - التركية

تعريف ormanda في التركية التركية القاموس.

Orman
cengel
Orman
(Osmanlı Dönemi) MİHRAB
Orman
mesa
orman
Bu ağaçların bütünü
orman
Ağaçlarla örtülü geniş alan; bu ağaçların bütünü
orman
Ağaçlarla örtülü geniş alan: "Bitmez tükenmez bir orman, bir çalılık içinde gidiyorduk."- M. Ş. Esendal
ormanda
المفضلات