Betty'nin tatlı bir sesi var.
- Betty has a sweet voice.
O, yumuşak bir sesle konuştu.
- She spoke with a soft voice.
Tom öğretmeniyle o ses tonuyla konuşmamalıydı.
- Tom ought not to have spoken to his teacher in that tone of voice.
O, eşsiz ses tonunu kullanarak bir konuşma yaptı.
- He made a speech using his unique tone of voice.
Sesinde küçümseyen bir ifade vardı.
- There was a scornful note in his voice.
O edilgen çatı değil.
- That is not the passive voice.
O edilgen çatı değil.
- That's not the passive voice.
Some laws ordain, and some attend the choice / Of holy senates, and elect by voice. — John Dryden.