Birçok ülkeden gezgin geldi.
- The travelers came from many lands.
Gezgin bana yol sormak için durdu.
- The traveler stopped to ask me the way.
Tom'un gerçekten bir zaman yolcusu olduğuna inanan bir sürü insan var.
- There are a lot of people who believe that Tom really is a time traveler.
O, yolcuya yiyecek ve giyecek sağladı.
- She provided the traveler with food and clothing.