one who carries an errand, for another

listen to the pronunciation of one who carries an errand, for another
الإنجليزية - التركية

تعريف one who carries an errand, for another في الإنجليزية التركية القاموس.

messenger
ulak
messenger
haber götüren kimse
messenger
(Denizbilim) mesenjer
messenger
müstahdem
messenger
elçi

Allah'tan başka bir ilâh yoktur ve Muhammed, Allah'ın elçisidir. - There is no god but God, and Muhammad is the messenger of God.

Hey, beni suçlama. Ben sadece elçiyim. - Hey, don't blame me. I'm just the messenger.

messenger
(Denizbilim) el incesi
messenger
{i} haberci

Merkür tanrıların habercisiydi. - Mercury was the messenger of the gods.

Bir haberci mektubu Beyaz Saray'a götürdü. - A messenger took the letter to the White House.

messenger
{i} kurye

Kendim gitmek yerine bir kurye gönderdim. - Instead of going myself, I sent a messenger.

messenger
(Askeri) HABERCİ: Bir haberi, bir yerden başka bir yere götüren şahıs
الإنجليزية - الإنجليزية
{n} messenger
one who carries
{i} toter
one who carries an errand, for another
المفضلات