one of these musical sections

listen to the pronunciation of one of these musical sections
الإنجليزية - التركية

تعريف one of these musical sections في الإنجليزية التركية القاموس.

bar
{i} demir çubuk

Tekstil fabrikasının pencereleri demir çubuklarla donatılmış bu yüzden fabrikada yangın çıktığında işçilerden çoğu öldü. - The textile factory's windows are fitted with iron bars so when a fire broke out inside the factory, most of the workers died.

bar
sırık
bar
bariyer

Bariyerde biletini göster. - Show your ticket at the barrier.

bar
hapsetmek
bar
kalıp

Tom dün üç kalıp sabun aldı. - Tom bought three bars of soap yesterday.

Ben kalıptan çok, sıvı sabunu tercih ederim. - I prefer soap as a liquid rather than a bar.

bar
ince ışık demeti
bar
demir ya da tahta parmaklık
bar
içki satılan veya içilen yer, bar, meyhane
bar
mahkemede sanık kürsüsü
bar
çubuk, sırık, kol, kol demiri
one of these
bunlardan biri
one of these
bunlardan bir tanesi
bar
{i} sürgü

Kapıyı sürgüleyip kilitledik. - We barred the door and locked it.

bar
{f} menetmek
bar
{i} meyhane

İngiliz, Belçikalı ve Hollandalı bir meyhaneye girer ve tezgahta otururlar. Barmen söyler, Bir dakika bekleyin, bu bir şaka mı ne? - An Englishman, a Belgian and a Dutchman enter a pub and sit down at the counter. Says the barkeeper, Wait a minute, is this a joke or what?

bar
{f} saymamak
bar
{i} huk. baro
bar
{i} yargı
bar
{i} parmaklık

Tom parmaklıklar ardında birkaç yıl geçirdi. - Tom spent a few years behind bars.

Tom uzun süredir demir parmaklıkların arkasında. - Tom has been behind bars for a very long time.

bar
kol

Ben kollarımı zar zor oynatabiliyorum. - I can barely move my arms.

Sol kolumu zar zor bükebiliyorum. - I can barely bend my left arm.

bar
{f} katmamak
bar
{i} müz. ölçü çizgisi
الإنجليزية - الإنجليزية
bar
one of these musical sections

    الواصلة

    one of these mu·si·cal sections

    التركية النطق

    hwʌn ıv dhiz myuzîkıl sekşınz

    النطق

    /ˈhwən əv ˈᴛʜēz ˈmyo͞ozəkəl ˈseksʜənz/ /ˈhwʌn əv ˈðiːz ˈmjuːzɪkəl ˈsɛkʃənz/
المفضلات