Afedersiniz, bu kadın kim?
- Excuse me, who is this woman?
Kadını nerede gördün?
- Where did you see the woman?
Şu kadın onun karısı olmalı.
- That woman must be his wife.
Hiç hak etmediği, harika bir kadın olan karısından bıkmıştı.
- He was bored with his wife, an excellent woman he didn't deserve.
Müzik alanında hiç kimse bu genç kadın eşit değildir.
- Nobody is equal to this young woman in the field of music.
Şu kadını görüyor musun? O benim eşim.
- Do you see that woman? She's my wife.
Kadın olmak zordur. Erkek gibi düşünmeyi, hanımefendi gibi davranmayı, genç kız gibi görünmeyi ve de eşek gibi çalışmayı gerektirir.
- It's hard to be a woman. One must think like a man, act like a lady, look like a girl, and work like a horse.
Eşim Lidia güzel, akıllı bir bayandır.
- My wife Lidia is a beautiful, clever woman.
Güzel bir Estonyalı bayanla evleneceğim.
- I will marry a beautiful Estonian woman.
Ev kadınların dünyasıdır, dünya erkeklerin evidir.
- The home is the woman's world, the world is the man's home.