Anne pastayı üç parçaya böldü.
- Mother divided the cake into three parts.
Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır.
- Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.
Teklifin diğer kısımlarını tartıştılar.
- They debated other parts of the proposal.
Bu teori üç kısımdan oluşur.
- This theory consists of three parts.
Her iki taraf savaşa karşı çıktı.
- Both parties opposed war.
Polis onu suçun bir taraftarı olarak görüyordu.
- The police regarded him as a party to the crime.
Tom onun kısmen hatası olduğunu kabul etti.
- Tom admitted that it was partially his fault.
Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor.
- Japan's foreign aid is decreasing in part because of an economic slowdown at home.
Yarın akşam bir partimiz var.
- We have a party tomorrow evening.
Çocuğunuzun doğumundan sonra işinizi yarım gün yapmalısınız.
- After the birth of your child, you should make your work part-time.
Tom zaten görevini yaptı.
- Tom has already done his part.
Görevimi yapmayı planlıyorum.
- I plan on doing my part.
Partide Jack ve Mary'nin yanındaki kimdi?
- Who was at the party beside Jack and Mary?
Tom'un yanına gitmemizi ve ona partiye hazırlanması için yardım etmemizi öneriyorum.
- I suggest we go over to Tom's and help him get ready for the party.
Bu cihazlar özellikle yüksek kaliteli işçilikle ayırt edilir.
- These devices are distinguished by particularly high-quality workmanship.
Tom parti için üç yüz dolarlık bütçe ayırdı.
- Tom budgeted three hundred dollars for the party.
O, evinden ayrılmak istemedi.
- He didn't want to part with his house.
Kimsenin partiden ayrılmak için acelesi yoktu.
- No one was in a hurry to leave the party.