Frank keyifle akşamki randevuyu bekliyordu.
- Frank was waiting with pleasure for the date in the evening.
Bu kitaptan büyük bir keyif alacaksınız.
- You will derive great pleasure from this book.
O, korku filmlerii izlemekten zevk alır.
- She takes pleasure in seeing horror films.
Okyanusta yüzmek benim en büyük zevkimdir.
- To swim in the ocean is my greatest pleasure.
Mary'nin gözleri sevinçle parlıyordu.
- Maria's eyes lightened with pleasure.
What is your pleasure, coffee or tea?.