once in a blue moon: see moon

listen to the pronunciation of once in a blue moon: see moon
الإنجليزية - التركية
kırk yılda bir bakın: moon
once
bir kere

Bir kerede iki yerde olamazsın. - You can't be two places at once.

Bir keresinde babanla karşılaştım. - I met your father once.

once
birdenbire

Birdenbire, tiz bir çığlık duydum. - All at once, I heard a shrill cry.

Mary'nin açıklamaları beni büyüledi ve birdenbire beni üzdü. - Mary's explanations enchanted me and desolated me all at once.

once
bir defa

Senin bir defa televizyona çıktığını hatırlıyorum. - I remember you appeared on television once.

Kimse bir defada iki şeyi yapamaz. - Nobody can do two things at once.

once
onceki
once
bir zamanların
once
var olan
once
bir sefere mahsus
once
bir zamanlar

O tartışma bir zamanlar karara bağlandı ve herkes için. - That dispute has been settled once and for all.

Bütün bu dünyevi bilgelik bir zamanlar herhangi bir bilge adamın sevimsiz sapıklığıydı. - All this worldly wisdom was once the unamiable heresy of some wise man.

once
-diği zaman
once
herhangi bir zamanda
once
bir zamanlar, eskiden. bağ
once
(isim) bir kere
once
baglaç
once
bir vakitler
once
conj. hemen
once
eskiden

Sana eskiden hiç söz etmedim. - I never mentioned you once.

once
olur olmaz

Çocukların olur olmaz anlayacaksın. - You'll understand once you have kids.

Emekli olur olmaz insanlar seni nadiren görmeye gelirler. - People rarely come to see you once you are retired.

once
bir kez, bir defa
once
bir -se ..., bir -di mi ...: Once he's started you can't get him to stop. Bir
الإنجليزية - الإنجليزية
once
once in a blue moon: see moon
المفضلات