on the top of; upon; on

listen to the pronunciation of on the top of; upon; on
الإنجليزية - التركية

تعريف on the top of; upon; on في الإنجليزية التركية القاموس.

onto
üstünde
on the top
üstte
on the top
üstünde

Tepenin üstünde durdu. - They stood on the top of the hill.

Senin burnunun üstünde krem ​​var. - You have cream on the top of your nose.

on the top
tepesinde

Dağın tepesinde bir kule vardı. - There was a tower on the top of the mountain.

Orada yüksek bir dağın tepesinde kendilerine ait küçük bir kasaba inşa ettiler ve huzur içinde yaşadılar. - There on the top of a high mountain they built a small town of their own and lived in peace.

onto
üzerine

Suçu başkalarının üzerine atıyor sadece. - He is just passing the blame onto others.

Çabuk, bu ağacın üzerine tutun. - Quick, hold onto this tree.

onto
üstüne

Tom torbanın içindekileri masanın üstüne boşalttı. - Tom emptied the contents of the sack onto the table.

Dersten sonra sandalyeleri masaların üstüne koymayı unutmayın. - Remember to put the chairs onto the tables after the lesson.

onto
{e} üstüne, -e
onto
edat üstüne
onto
dili farkında
الإنجليزية - الإنجليزية
onto
on the top of; upon; on
المفضلات