oluşturuldu

listen to the pronunciation of oluşturuldu
التركية - الإنجليزية
(Bilgisayar) created

This game was created using the Unity engine. - Bu oyun Birlik motorunu kullanarak oluşturuldu.

The European Union was created as a result of a desire to rise above French-German enmity. - Avrupa Birliği Fransız-Alman düşmanlığı üzerinde yükselmek için bir arzunun bir sonucu olarak oluşturuldu.

{a} formed out of nothing, made, set up
The date the order was placed into the E*TRADE OptionsLink system This date is always the same as, or earlier than, the Executed date (if the trade has executed)
DATE NOT NULL Timestamp for the creation of the object
Date and time the article was created
DATE NOT NULL Creation time of the database link
Friday, December 04, 1998
(As defined by the Copyright Statute) A work is "created" when it is fixed in a copy or phonorecord for the first time; where a work is prepared over a period of time, the portion of it that has been fixed at any particular time constitutes the work as of that time, and where the work has been prepared in different versions, each version constitutes a separate work 17 U S C § 101
past of create
VARCHAR2(0) Timestamp for the grant
dizin oluşturuldu
(Bilgisayar) indexed
oluş
presence
oluş
(Dilbilim) process
oluş
existence

Malaysia came into existence in 1957. - Malezya 1957'de oluştu.

In 1989, the extremely famous Eiffel Tower celebrated its one hundred years of existence. - 1989 yılında, son derece ünlü Eyfel Kulesi var oluşunun yüz yılını kutladı.

oluş
consist of

Taxes consist of direct taxes and indirect ones. - Vergiler doğrudan vergiler ve dolaylı olanlardan oluşmaktadır.

A compound word consist of two smaller words. - Bir bileşik kelime iki küçük kelimeden oluşur.

oluş
compose of
oluş
being

Do you know who brought that team into being? - O takımı kimin oluşturduğunu biliyor musun?

Liberty consists of being able to make everything as harmless as possible. - Özgürlük her şeyi mümkün olduğu kadar zararsız yapabilmekten oluşur.

oluş
comprise of
oluş
consist

The central nervous system consists of four organs. - Merkezî sinir sistemi dört organdan oluşur.

This class consists of 15 boys and 28 girls. - Bu sınıf 15 erkekten ve 28 kızdan oluşuyor.

oluş
{f} comprised

The United Kingdom is comprised of England, Scotland, Wales, and Northern Ireland. - Birleşik Krallık; İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda'dan oluşur.

Food is comprised of protein, carbohydrates, and fats. - Yiyecek, protein, karbonhidrat ve yağlardan oluşur.

oluş
procession
oluş
composed

A water molecule is composed by three atoms: two hydrogen and one oxygen. - Bir su molekülü üç atomdan oluşur: iki hidrojen ve bir oksijen.

The USA is composed of 50 states. - ABD 50 tane devletten oluşur.

nesne oluşturuldu
(Bilgisayar) object created
oluş
existence, being; genesis, formation
oluş
occurrence
oluş
way of coming into being; becoming, coming into being, genesis, formation
oluş
consisted

The patients in this study consisted of 30 males and 25 females. - Bu çalışmadaki hastalar, 30 erkek ve 25 kadından oluşmaktadır.

My father's little library consisted chiefly of books on polemic divinity, most of which I read. - Babamın küçük kütüphanesi çoğu polemik tanrılığı içeren kitaplardan oluşuyordu, onların çoğunu okudum. esas oluşuyordu.

oluş
becoming
ortam oluşturuldu
(Bilgisayar) media created
التركية - التركية

تعريف oluşturuldu في التركية التركية القاموس.

oluş
Olmak eylemi ya da biçimi
oluş
Olmak işi veya biçimi, vuku
oluş
Oluşma, teşekkül, tekevvün
oluş
Olma işi veya biçimi, vuku
oluş
Bir durumdan öteki duruma geçiş
oluşturuldu
المفضلات