She is a second-rate singer at best.
- Olsa olsa o, ikinci sınıf bir şarkıcı.
The traditional way of learning a language may satisfy at most one's sense of duty, but it can hardly serve as a source of joy. Nor will it likely be successful.
- Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır.
Even if the villages of this region have been destroyed, their names will never be erased from history.
- Bu bölgenin köyleri yok edilmiş olsa bile isimleri tarihten asla silinmeyecektir.
One professor says that even if Alex is using words, it's wrong to call it a language.
- Bir profesör, Alex kelimeler kullanıyor olsa bile buna dil demenin yanlış olacağını söylüyor.
I am quite willing to do anything for you.
- Senin için ne olsa yapmaya hazırım.
Anyhow it will be a good idea to hurry up.
- Nasıl olsa acele etmek iyi bir fikir olacak.
He could not refrain from smiling, though with a slight sense of guilt.
- Hafif bir suçluluk duygusu olsa da o kendini gülmekten alamadı.
Even though he is my neighbour, I did not know him well.
- Komşum olsa da onu iyi tanımıyordum.
Anybody could do this.
- Bunu kim olsa yapabilir.
I wasn't very hungry anyway.
- Nasıl olsa çok aç değildim.
I would've done that anyway.
- Nasıl olsa onu yapardım.
Even so, the Earth moves!
- Öyle olsa bile, Dünya hareket ediyor!
Even so, you are a human.
- Öyle olsa bile, sen bir insansın.
Even though Tom is on the team, he's just a bench warmer.
- Tom takımda olsa bile, o sadece yedek kulübesinde bekler.
Tom continued reading the newspaper even though the burglar alarm had gone off.
- Tom, hırsız alarmı çalmaya başlamış olsa bile gazete okumaya devam etti.
Even though Tom is quite ugly, Mary still fell in love with him.
- Tom oldukça çirkin olsa da, Mary hala ona aşık.
Even though it's optional, you should still do the homework.
- Bu, isteğe bağlı olsa da hala ev ödevini yapman gerekiyor.