O, hükümette üst düzey bir konuma sahiptir.
- He holds a senior position in the government.
İngilizce ve matematik üst düzey liselerde çok yapılır.
- English and mathematics are made much of in senior high schools.
Tabii, birçok emektar vatandaş emeklilikten memnundur.
- Of course, many senior citizens are happy with retirement.
Yaşlıların ruhları kötü havaya rağmen yüksekti.
- The senior citizens' spirits were high in spite of the bad weather.
Yaşlı birine yerini verdi.
- She gave her seat to a senior citizen.
Tom, son sınıf öğrencisi iken sınıf başkanıydı.
- Tom was class president when he was a senior.
O, Harvard'da son sınıf öğrencisi.
- He is now a senior at Harvard.