n. senectude n.old age. senectuous, a. old.
Yaşlılık günlerim için para tasarruf ediyorum.
- I'm saving money for my old age.
Bir bebek olarak dört ayak üzerinde emekler, sonra iki bacak üstünde yürümeyi öğrenir, sonunda yaşlılıkta bir değneye ihtiyacı olur.
- It crawls on all fours as a baby, then learns to walk on two legs, and finally needs a cane in old age.
As the wealthiest generation in US history approached geezerdom, drug companies, health care, and nursing homes were beneficiaries.
People of old age are often hard of hearing.