olağanlık

listen to the pronunciation of olağanlık
التركية - الإنجليزية
normality
usuality
olağan
{s} normal
olağan
usual

It is not evident whether the police followed the usual search procedures. - Polisin olağan arama prosedürlerini izleyip izlemediği belli değil.

This cold weather isn't usual for June. - Bu soğuk hava haziran için olağan değil.

olağan
ordinary

There's nothing out of the ordinary. - Olağan dışı bir şey yok.

Tom said he didn't see anything out of the ordinary. - Tom olağan dışı bir şey görmediğini söyledi.

olağan
commonplace
olağan
(Bilgisayar,Teknik) default
olağan
conventional
olağan
routine
olağan
familiar
olağan
average
olağan
frequent
olağan
natural
olağan
consuetudinary
olağan
simple

Extraordinary things never happen in simple and ordinary ways. - Olağanüstü şeyler asla basit ve sıradan yollarla gerçekleşmez.

olağan
mundane
olağan
the usual

It is not evident whether the police followed the usual search procedures. - Polisin olağan arama prosedürlerini izleyip izlemediği belli değil.

This is the usual arrangement. - Bu olağan bir düzenlemedir.

olağan
mediocre
olağan
regular
olağan
everyday
olağan
usual, normal, common; natural
olağan
run of the mill
olağan
usual; ordinary, common, everyday; normal
olağan
common
olağan
runofthemill
التركية - التركية
Olağan olma durumu
Olağan
normal
Olağan
tabii
olağan
Alışılmış olan, normal: "Mutluluğa, bolluğa alışmayacak, bunları olağan görmeyecek insan yoktur."- H. E. Adıvar
olağan
Sık sık olan, olagelen, tabiî
olağan
Sık sık olan, olagelen, tabii: "Dilimizi doğru yazmak, doğru konuşmak olağan değil, ulusal bir görevdir."- T. Buğra
olağan
Alışılmış olan, normal
olağan
Alışılagelen
olağanlık
المفضلات