O, kahvaltısını sık sık orada yer.
- She often eats breakfast there.
O öğrenciyken, sık sık diskoya giderdi.
- When she was a student, she used to go to the disco often.
Her ne kadar sıkça eş anlamlı olarak kullanılsalar da; kibir ve gurur farklı şeylerdir.
- Vanity and pride are different things, though the words are often used synonymously.
Onu şarkı söylerken görüyorum ama bu sıkça değil.
- I see him singing, but this isn't often.
Alçak gönüllülük çoğunlukla kibirden daha çok yükseltir.
- Humility often gains more than pride.
Pazartesi günleri çoğunlukla okula geç kalır.
- She is often late for school on Mondays.
Ben bir çocukken çoğu zaman denizde yüzmeye gittim.
- When I was a child, I often went swimming in the sea.
Peynir çoğu kez bir fareyi bir tuzağa cezbeder.
- Cheese often lures a mouse into a trap.
Suç çoğu kez yoksullukla ilgilidir.
- Crime has often been related to poverty.
Çoğu kez onun zorbalık yaptığını gördüm.
- I've often seen him bullied.
Okuldan sonra sıklıkla tenis oynarım.
- I often play tennis after school.
O, kahvaltısını sık sık orada yer.
- She often eats breakfast there.