of time, to elapse, to be spent

listen to the pronunciation of of time, to elapse, to be spent
الإنجليزية - التركية

تعريف of time, to elapse, to be spent في الإنجليزية التركية القاموس.

pass
{i} giriş

Tom ilk girişinde sürücü sınavını geçti. - Tom passed his driving test on his first attempt.

Yeryüzüne ilk çıkışından beri, insan oğlu bilgi topladı ve faydalı fikirleri diğer insanlara bildirme girişiminde bulundu. - Since their first appearance on earth, men have gathered information and have attempted to pass useful ideas to other men.

pass
{i} geçit

Zihnimde çocukluğuma açılan gizli bir geçit var. - There is a secret passageway in my mind leading to my childhood.

Gizli bir geçit yoluyla kaçtılar. - They fled through a secret passageway.

pass
{i} kanal

Panama Kanalı'ndan geçtik. - We passed through the Panama Canal.

Gemi Panama Kanalından geçti. - The ship passed through the Panama Canal.

pass
sona ermek
pass
pas demek
pass
(Kanun) kararlaştırmak
pass
sınavda geçmek
pass
uzatmak
pass
başarmak
pass
baştan çıkarma
pass
kazanmak
pass
pas

Pasaportta ismi olan kişi kelimelerle tanımlanıldı. - The person whose name was on the passport was described with words.

Nasıl o kadar pasif olabilirsin? Neden misilleme yapmıyorsun? - How can you be so passive? Why don't you retaliate?

pass
{f} geç

Bire on testi geçebilirsin. - Ten to one you can pass the test.

Bazıları yalnızca zaman geçsin diye kitap okurlar. - Some read books just to pass time.

pass
{f} bildirmek
pass
{f} devretmek
pass
{i} paso
pass
{f} piyasaya sürmek
pass
(Askeri) KISA İZİN YETKİSİ: Böyle bir izinin verilmesi hususunda tanınan yetki
pass
{f} onaylanmak
pass
kab

O bir üniversite öğrencisi olarak kabul edilmektedir. - He passes for a college student.

Linda on altı yaşındaydı fakat yirmi olarak kabul edilmesi için sorun yoktu. - Linda is sixteen, but had no trouble passing for twenty.

الإنجليزية - الإنجليزية
pass