Onu yazmak birkaç saatimi aldı.
- It took me several hours to write it.
Yağmur yağdığını anladığımda şemsiyemi aldım.
- When I realized it was raining, I took my umbrella.
Tüm oturma yerleri tutulmuş.
- All the seating areas are taken.
O büyük bir firma tarafından bir katib olarak alınmıştır.
- He was taken on by a large firm as a clerk.
King'in araştırmalarında aktarılan veriler, UNESCO'nun 1970 dünya nüfusundaki beyaz sayfasından alınmıştır.
- The data cited in King's research is taken from UNESCO's 1970 white paper on world population.
... Americans will support you if you take the saw ...
... And so what we agreed, after a lot of give and take with the ...