of high station; of high social position

listen to the pronunciation of of high station; of high social position
الإنجليزية - التركية

تعريف of high station; of high social position في الإنجليزية التركية القاموس.

worthy
{s} değerli

Tom değerli bir rakip. - Tom is a worthy opponent.

Değerli bir öğrenci olabileceğimi umuyorum. - I hope I can be a worthy student.

worthy
{i} saygın kişi
worthy
şayan

Onun davranışı takdire şayandır. - His behavior is worthy of respect.

worthy
hak etmiş
worthy
hak eden
worthy
layık

O kuşkuya layık değildi. - He wasn't worthy of suspicion.

Aota güveninize layık değildi. - Aota was not worthy of your trust.

worthy
müstahak
worthy
worthilyyakışacak şekilde
worthy
liyakat
worthy
{i} ileri gelenlerden biri: We talked with the town's worthies. Şehrin ileri
worthy
{s} önemli
worthy
worthinessdeğerlilik
worthy
değimli
worthy
{s} yakışır
worthy
{s} saygıdeğer
worthy
{s} kıymetli, değerli; saygıdeğer
worthy
{s} değer

Fuarda dikkate değer bir şey yoktu. - There was nothing worthy of remark at the fair.

Olay hatırlamaya değer. - The event is worthy of remembrance.

worthy
(isim) saygın kişi, önemli kimse, kodaman
worthy
değerli kimse
الإنجليزية - الإنجليزية
worthy
of high station; of high social position
المفضلات