الإنجليزية - التركية
تعريف occurring immediately; immediate; present في الإنجليزية التركية القاموس.
- instant
- {s} anlık
Gece yarısı aperatifi için anlık erişte yedim.
-I had instant noodles as a midnight snack.
Hamur, su, un, tuz ve anlık mayadan yapılır.
-The dough is made from water, flour, salt and instant yeast.
- instant
- {s} acil, ivedi
- instant
- {i} an, dakika: at this
- instant
- {s} şimdiki
- instant
- {s} ani, hemen olan, derhal olan
- instant
- çabuk ve kolay hazırlanabilen
- instant
- {s} acil
Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak, bizim şirketimizde geride kalacak.
-Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access.
- instant
- (yiyecek/vb.) çabuk ve kolay hazırlanabilen
- instant
- dakika
- instant
- {s} ısrar eden
- instant
- {i} an
- instant
- bu ayaan
- instant
- {i} lahza
- instant
- {s} su katılarak hemen hazırlanan (yiyecek/içecek)
- instant
- acil/hemen olan
- instant
- {s} hemen olan
المصطلحات ذات الصلة
الإنجليزية - الإنجليزية
تعريف occurring immediately; immediate; present في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.
- instant
occurring immediately; immediate; present
الواصلة
oc·cur·ring immediately; immediate; pres·entالنطق
Resimler
المفضلات