occuring before the usual or expected time

listen to the pronunciation of occuring before the usual or expected time
الإنجليزية - التركية

تعريف occuring before the usual or expected time في الإنجليزية التركية القاموس.

premature
{s} zamanından önce

Zamanından önce doğdum. - I was born prematurely.

Mary 16 saatlik bir kıtalararası uçuş sırasında, zamanından önce doğdu. - Mary was born prematurely during a 16 hour transcontinental flight.

premature
(Tıp) ekstrasistol
premature
zamanından önce olan
premature
erken

Mary'nin bebeği üç hafta erken doğdu. - Mary's baby was three weeks premature.

Anlamsız bir yaşam, erken doğmuş bir ölümdür. - A pointless life is a premature death.

premature
mevsimsiz olarak
premature
{s} mevsimsiz
premature
vaktinden evvel olan veya gelişen
premature
{s} prematüre
premature
{s} erken doğmuş

Anlamsız bir yaşam, erken doğmuş bir ölümdür. - A pointless life is a premature death.

premature
(Tıp) Erken doğan
premature
(Tıp) Vaktinden önce (erken) olan veya gelişen
premature
prematurelyvaktinden evvel
premature
{s} zamanından önce olan/gelişen, erken
premature
zamansız
premature
{s} vakitsiz

Tom vakitsiz konuştu. - Tom spoke prematurely.

premature
{s} erken doğmuş, prematüre (bebek)
premature
mevsimsizlik
الإنجليزية - الإنجليزية
premature
occuring before the usual or expected time

    الواصلة

    occuring be·fore the u·su·al or expected time

    التركية النطق

    ıkırîng bîfôr dhi yujuıl ır îkspektıd taym

    النطق

    /əˈkərəɴɢ bəˈfôr ᴛʜē ˈyo͞oᴢʜo͞oəl ər əkˈspektəd ˈtīm/ /əˈkɜrɪŋ bɪˈfɔːr ðiː ˈjuːʒuːəl ɜr ɪkˈspɛktəd ˈtaɪm/
المفضلات