Ara sıra Tom'a rastlarım.
- I run into Tom occasionally.
Robert ara sıra beni ziyaret eder.
- Robert occasionally visits me.
Bu şehirde ciddi bir su sıkıntısı var, yani biz bazen banyo olmaktan vazgeçmeliyiz.
- There is a severe shortage of water in this city, so we must give up having a bath occasionally.
Kopya cümleler bazen Tatoeba'da oluşturulur. Tekilleştirme robot, Horus, genellikle onlarla ilgilenir.
- Duplicate sentences are occasionally created on Tatoeba. The deduplication bot, Horus, generally takes care of them.
Anne zaman zaman oğlunun mektubunu yeniden okuyordu.
- The mother occasionally reread her son's letter.
Fibonacci sayıları doğada zaman zaman görünür.
- Fibonacci numbers show up occasionally in nature.
Bunu kullanma fırsatım hiç olmadı.
- I never have had occasion to use it.
Bu mutlu bir fırsat değil.
- It's not a happy occasion.
O çeşitli vesilelerle oldu.
- That happened on several occasions.
O, çeşitli vesilelerle uyarıldı.
- He has been warned on several occasions.
Konuşman duruma uygundu.
- Your speech was appropriate for the occasion.
Başka bir durum için onu ayıralım.
- Let's reserve that for another occasion.
Yarınki hava güneşli ve nadiren yağışlı olmalı.
- Tomorrow's weather should be sunny with occasional rain.
Ben sadece özel durumlarda kravat takarım.
- I only wear a tie on special occasions.
Özel durumlar dışında asla içmez.
- He never drinks except on special occasions.
Onun konuşması ortam için uygundu.
- His speech was suitable for the occasion.
Tom Mary'nin giydiğinin ortam için uygun olduğunu düşünmüyordu.
- Tom didn't think what Mary was wearing was appropriate for the occasion.
Öğretmenler bazen öğrencilerinin stres atmasına izin vermeliler.
- Teachers should occasionally let their students blow off some steam.
Kopya cümleler bazen Tatoeba'da oluşturulur. Tekilleştirme robot, Horus, genellikle onlarla ilgilenir.
- Duplicate sentences are occasionally created on Tatoeba. The deduplication bot, Horus, generally takes care of them.
Şimdi bile zaman zaman artçı şoklar var.
- Even now there are occasional aftershocks.
O, zaman zaman dedektif hikayeleri okur.
- He reads detective stories on occasion.
Midemde ara sıra olan ağrılar var.
- I have occasional pains in the stomach.
Bugünkü büyük olay nedir?
- What's the big occasion today?
Seller, şiddetli rüzgar fırtınaları, kuraklıklar, öldürücü donlar ve hava kirliliği sorunları hepsi,ara sıra, modern toplumu etkilenmiştir.
- Floods, violent wind storms, droughts, killing frosts, and the problems of air pollution have all, on occasion, influenced modern society.
Ara sıra okula gitmem.
- I am absent from school on occasion.
Flames could still be seen from town flaring up occasionally on a hill dotted with emergency vehicles.
I had no occasion to feel offended, however.
At this point, she seized the occasion to make her own observation.
Having people round for dinner was always quite an occasion at our house.
it were too vile to say, and scarce to be beleeved, what we endured: but the occasion was our owne, for want of providence, industrie and government .
I could think of two separate occasions when she had deliberately lied to me.
... occasionally. ...
... And occasionally they would say things like that. ...