Tom ve Mary'nin birbirlerinden hoşlandığı ortada.
- It's obvious Tom and Mary like each other.
Durumun daha kötüye gitmediği ortada.
- It is obvious that his condition has not worsened.
Tom besbelli üzgündü.
- Tom was obviously upset.
Onun midesinin niçin ağrıdığı besbelli.
- It's obvious why his stomach hurts.
Onun hatalı olduğu açıktır.
- It's obvious he's wrong.
Açıkçası, bu bir kişinin işi olamaz. Tatoeba'nın işbirlikçi olmasının nedeni budur.
- Obviously, this cannot be the work of one person. This is why Tatoeba is collaborative.
Belli ki yalan söylüyor.
- Obviously, he is lying.
Tom'un zengin bir adam olduğu belliydi.
- Tom was obviously a rich man.
Sanırım bu apaçık, değil mi?
- I think it's obvious, don't you?
Onun beni sevdiği apaçık.
- It's very obvious that he likes me.